Saray Koleksiyonundan Çekmece ve Kutular
Topkapı Sarayı’ndaki, her biri birer mücevher değerinde, çoğu daha önce hiç sergilenmemiş eşsiz çekmece ve kutuların öykülerini müze uzmanlarından Emine Bilirgen kaleme aldı.
Türk Sanatı’nda çekmece, sandık, sandıkça, mahfaza kutu, divit, kubur, kalemdan adları altında toplanan bir grup eserin en seçkin örneklerinden birçoğu Topkapı Saray Hazinesi'nde bulunmaktadır. Birçok özel koleksiyon ve yurt dışındaki müze veya hazinelerde de benzerleri korunan bu eserlerin içinde, para, kıymetli mücevherler, belgeler, kutsal emanetler, kitaplar, ilaç ve kozmetikler, tılsımlar, buhurlar, hatıra eşyası, satranç-dama, tuvalet, yazı ve dikiş takımları gibi pek çok eşya saklanmıştır. Bunlara ayrıca, sadece önemli bir olayın anısına yapılan kutuları veya içinde çift düello tabancaları saklanan çekmeceleri de ekleyebiliriz.
Ana malzeme olarak altın, gümüş, tombak gibi metallerin yanında, porselen, cam ve necef, yeşim, akik, yıldız taşı, lapis lazuli benzeri taşlar ve ahşap, mukavva, kumaş, deri, fildişi, bağa ve sedef türünden organikler kullanılmıştır. Söz konusu eserlerin bezemelerinde görülen malzeme ve teknikler de geniş bir yelpazeye yayılır.
Yazımızın içeriğini Osmanlı Saray Hazinesi'nden sınırlı sayıda seçtiğimiz örnekler oluşturmakta. Bu örnekler ışığında kutuların malzeme, teknik ve üslup özelliklerine değinip, kime ait olduğu belli olanların sahiplerine dair kısaca bilgi vermek istiyoruz.
Saray'da kullanılmış olup günümüze ulaşamayan pek çok kutu, çekmece vb. eşyanın varlığını arşiv ve hazine defterlerinden öğreniyoruz. Aşağıda bu konuda birkaç örnek bulunmaktadır:
Harem kalfaları arasında "Kutucu Usta" rütbesiyle bazı kadınların görevlendirildiği bilinmektedir. Kutucu Usta, sultanların, kadın efendilerin ve ikballerin giyimine, süslenmelerine bakar, mücevher ve kozmetiklerini sakladıkları kutu ve çekmeceleri muhafaza ederlerdi. Özellikle gelin çeyizlerinde kutular ve çekmeceler, olmazsa olmaz eşyaların başında gelirdi. Bazı çekmecelerde sadece sahibinin bilip açtığı gizli bölmeler bulunurdu.
Sandal Ağacı Çekmece
Timur'un torunu Uluğ Bey'e (1420-1449) ait çekmece küçük bir sandık biçimindedir ve kulpları, anahtar yeri ve menteşeleri altındır. Kapağın ortasında, madalyon içinde kıvrılmış duran bir ejder motifi ve iki yandaki kartuşlarda sülüs hatla "Essultan el Âzam vel Hakan el Ekrem Aman-üzzaman Uluğ Beg Kürkân" yazısı yer alır. Kapak kenarını çeviren fildişi kakma geometrik desenli bordür, Timurlu mimarisindeki mozaik çini bezemelerini hatırlatır.
Uluğ Bey, Timur'un oğullarından Şahruh'un oğludur. 1394'de Semerkant'ta doğmuş, güçlü bir eğitim görmüş ve çağının birçok bilimini öğrenmiştir. Çalışmalarını astronomi ve matematikte yoğunlaştıran Uluğ Bey, aynı zamanda büyük bir bilim ve sanat koruyucusu idi. Osmanlılarla yakın ilişkiler kuran Uluğ Bey’in oğlu Abdüllatif, Horasanlıların başına geçip babasına isyan etmiş ve 1449’da bu değerli Türk hükümdar ve bilginini öldürtmüştür.
Değerine paha biçilemeyen Uluğ Bey’in çekmecesinin dış yüzeylerinde erişilmez kalitede oyma, bitki motifli yoğun bir bezeme yer alır. Ahşaptan dantel dokur gibi oyulmuş, ince kıvrımlı dallar, çiçek ve yapraklarla bütün yüzeyi kaplayan işçiliğin benzeri Semerkant'ta Timur Han'ın (1336-1405) mezarı Gur-i Amir'in kapı kanadında görülmektedir (Kapı kanadı St. Petersburg Hermitage Müzesi'nde korunmaktadır.)
Çekmecenin içinde küçük bir göz vardır. Bütün iç yüzeyler aynı döneme ait kırmızı zemine gümüş renk çiçek desenli ipekle kaplanmıştır. Gerek dış yüzeylerdeki oyma motifler, gerekse kumaşın deseni, döneminin kitap süsleme repertuarları ve Çin kökenli bazı çizimlerle benzerlik gösterir. Çekmecenin aynı formdaki erken dönem örneklerinden biri Müslüman İspanya'ya aittir ve Gerona Katedrali Hazinesi'nde korunmaktadır. Ahşap iskelet üzerine kabartma, granüle, savatlı ve yaldızlı gümüş levhalarla kaplı olan kutunun kapak kenarını çeviren küfî yazıda, Kurtuba'da Halife II. Hişam için yaptırıldığı yazılıdır (İS 970'ler civarı). Bu formda daha geç bir örnek ise Topkapı Sarayı Müzesi İşlemeler Bölümü’nde 31/268 no. ile kayıtlıdır. Osmanlı Dönemi 16. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen eser, Uluğ Bey çekmecesine yakın boyutlardadır. Ahşap üzerine köpekbalığı derisi ile kaplıdır. Deriye mavi, krem, yeşil, kırmızı ipek ve altın telle hafif kabartmalı zengin çiçek desenleri işlenmiştir. İçi kırmızı ipekle kaplı kutunun menteşeleri ve kilit yeri yine Uluğ Bey'inki gibi altındır. Uluğ Bey'in sandal ağacı çekmecesi üzerinde Timurlu prenslerin adını taşıyan ve günümüze ulaşmış az sayıdaki eserin iç yüzeyini kaplayan kumaşın, nadir Timur dönemi ipek örneklerinden biri olması da ayrı bir önem taşır.
Abanoz Çekmece
Bu çekmece, dikdörtgen küçük bir sandık biçimindedir ve abanozdandır. Kenarları ve üzerindeki motifler fildişindendir. Dış yüzeylerde boyalı fildişi, kemik ve gümüş kakma ile birbirine geçen çokgen motifli dolgulu paftalar yer alır. Bunları çeviren şeritler de fildişidir. Geometrik şemada, çok renkli, ince detaylı bu tarz bezemeyi Memlük Sanatı’nda özellikle cephe mimarisinde ve mihraplarda görmekteyiz.
Yavuz Sultan Selim (1512-1520), İran (1514) ve Mısır (1517) seferlerinden bol ganimetlerle dönmüştü. Aynı zamanda bu seferlerden sonra birçok sanatçıyı da İstanbul'a getirtmişti. Abanoz çekmecenin işçiliği, eserin Mısırlı bir usta tarafından veya ondan esinlenen yerli bir sanatçı tarafından yapılmış olabileceğini düşündürmektedir. Buna karşın H. 911 (1505) tarihli Sultan II. Bayezid için yapılmış bir Kur'an mahfazasındaki benzer yazı ve bezemeler bu tarzın önceden de sevildiğini göstermektedir. (Mahfaza T.İ.E.M. No. 3'e kayıtlıdır.)
Çekmecenin kapak içine yerleştirilmiş fildişi plakada, sülüs hatla kabartma olarak "Bi resm-i hazanet es Sultan bin Sultan Selim Şah bini Bayezid Han ebbedi Saltanatehu" (Sultan Bayezid oğlu Sultan Selim Şah'ın hazinesi için yapılmıştır. Saltanatı ebedî olsun) yazılıdır.
Firuzeli Ahşap Kutu
Dikdörtgen sandık biçimindeki ağaçtan yapılmış kutunun yan yüzleri ve kapağı üzerinde firuze şeritlerle belirlenen geometrik şekiller vardır. Birbirine geçen bu şekillerin zeminleri hafif kabartma altın ve savat işi ile ince dal yaprak çiçek bezemelidir. Firuze şeritler içinde kalan her şeklin içine tek yakut, zümrüt veya firuzeler yerleştirilmiştir. Kutunun kenarları fildişindendir ve iki yanından gümüş zincirler sarkmaktadır. Kapağın iç yüzünde klasik kitap kapları kompozisyonunda şemse, salbek ve köşebentlerden oluşan bir süsleme vardır. İçleri küçük firuze parçacıkları ve altın hafif oyma, rumî, hatayi ve kıvrım dal motiflidir. İran sanatından da izler taşıyan, çok ince detaylarla altın zemine işlenmiş siyah savat kontrastlar, girift bitkisel desenler, kutunun üst düzey birisi için yapılmış olduğuna işaret etmektedir. Kutunun içinde daha geç döneme ait, silindir biçimli camdan, iki başı gümüş bir Sakal-ı Şerif Mahfazası, cam mahfazayı sarmak için farklı cinslerden kumaş parçaları ve damgalı kırmızı bir mum yer almaktadır.
Yeşim Mücevher Kutusu
Dikdörtgen biçimli bu kutu koyu yeşil yeşimden yapılmıştır. Üstte sürgülü bir kapağı vardır. Bütün dış yüzleri çiçek biçiminde altın yuvalı tek yakut ve firuzelerle süslüdür. Aralara küçük altın noktalar serpiştirilmiştir. Kapak çengeli, menteşe ve köşebentler altın zemine savatla ince kıvrım dallı firuze ve yakutlarla bezelidir. Kutunun alt çemberleri, tabanı ve ejder başı biçimindeki dört ayağı altın yaldızlı gümüştür. 1520-30 yıllarına tarihleyebileceğimiz eserin hemen hemen aynı boyutlarda ve özelliklerde bir benzeri Topkapı Saray Hazinesi'ne 2/2085 no. ile kayıtlıdır. Her iki eserde de geç Timur ve erken Safevi dönemi kuyumculuğunun etkileri görülür.
Yeşim Mücevher Kutusu
Dikdörtgen biçimli bu kutu koyu yeşil yeşimden yapılmıştır. Üstte sürgülü bir kapağı vardır. Bütün dış yüzleri çiçek biçiminde altın yuvalı tek yakut ve firuzelerle süslüdür. Aralara küçük altın noktalar serpiştirilmiştir. Kapak çengeli, menteşe ve köşebentler altın zemine savatla ince kıvrım dallı firuze ve yakutlarla bezelidir. Kutunun alt çemberleri, tabanı ve ejder başı biçimindeki dört ayağı altın yaldızlı gümüştür. 1520-30 yıllarına tarihleyebileceğimiz eserin hemen hemen aynı boyutlarda ve özelliklerde bir benzeri Topkapı Saray Hazinesi'ne 2/2085 no. ile kayıtlıdır. Her iki eserde de geç Timur ve erken Safevi dönemi kuyumculuğunun etkileri görülür.
Vezir-i Âzam Mustafa Paşa'nın Çekmecesi
Dikdörtgen sandık biçiminde ahşaptandır. Kenarları bombeli eserin kapak üzeri kitap kapağı kompozisyonundadır. Ortasındaki madalyonun içinde fildişi kabartma sülüs hatla "Vezir-i Âzam Mustafa Paşa" yazılıdır. Bütün yüzeyleri beyaz ve boyalı fildişi ile ince geometrik mozaik kakmalı bu şahane çekmecenin kenar şeritleri de fildişindendir. Ayaklar tipik Osmanlı profilindedir. Kutu 17. yüzyılın ikinci yarısına ait bir eser olmakla birlikte, üstündeki bezemeler Memlûk sanatının izlerini taşır. Özellikle mozaik motif şemaları T.İ.E.M.'de kayılı 241 no.’lu, Çoban Mustafa Paşa'ya ait Kur'an mahfazasıyla benzerlik gösterir. Mustafa Paşa (Merzifonlu), 1634'de Merzifon'da doğmuş, Köprülü Mehmed Paşa'nın yanında yetişmiş ve onun kızıyla evlenmiştir. Silahtarlık, kaymakamlık ve kaptan-ı deryalık gibi, birçok görevden sonra vezir-i âzam olmış, Rus, Leh ve Kazaklarla olan mücadelelerde büyük başarı göstermiştir. 1683 yılında Viyana üzerine sefere çıkan Merzifonlu Mustafa Paşa, başarısızlıkla sonuçlanan bu seferden sonra Sultan IV. Mehmed'in (1648-1687) emriyle Belgrat’ta idam edilmiştir. Paşa 1675 yılında Sultan IV. Mehmed'in kızı Ümmî Sultan'a damat adayı iken, hem kızın yaşı küçük olduğundan hem de daha sonra öldürüldüğünden evlenememişlerdir.
Fildişi Kozmetik Çekmecesi
Üst kenarları eğimli dikdörtgen kutunun kapak yükseltisi kare biçimlidir. Fildişi iskeletin dış yüzlerinde oyma ve kabartmalı iri yaprak motifleri vardır. Yan köşebentler altın yaldız üzerine çok renkli çiçek boyamadır. Kapağın ve eğimli yüzeylerin köşelerine yakutlu, zümrütlü altın lâle ve yaprak paftalar yerleştirilmiştir.
Kapak ortasında ve eğimli dört yüzeydeki yuvarlak altın madalyonlarda olduğu gibi, dik yüzlerde yer alan çok renkli mine paftaların üzeri de yakut zümrütlüdür. Fildişinden dört adet küre biçiminde ayağa oturan çekmecenin içi üst üste iki kat halindedir. Üst katta yükseklikleri 1 ile 6 cm arasında değişen kutucuklardan oluşan 6 adet obje yer almaktadır. Akik, kantaşı, opal ve bağadan yapılmış objeler, bağa kutu dışında altın, mine ve mücevherle süslüdür. Kapak içinde de bir ayna vardır. Alt katta bağa kaplı bir raf üzerinde beyaz taştan, tabla kenarları, bileziği elmas ve yakutlu bir şamdan vardır. Mumluğu altın olan şamdanın yanında ayrıca oymalı yaldızlı gümüşten bir mum makası ve necefli bir fener yer alır.
Özellikle 18. yüzyılda “Turqueries” modası Batı dünyasını etkilemişti. Buna karşın aynı dönemde Osmanlı sanatında Avrupa, İran, Hint etkili veya bunların karışımını yansıtan eserler de yapılmıştır. 18. yüzyılın ikinci yarısına ait söz konusu Osmanlı kozmetik çekmecesi de bu karma örneklerden biridir.
Gümüş Mücevher Kutusu
Dikdörtgen biçimde ve altın yaldızlı gümüşten kutunun kapak kenarları eğimlidir. Küre biçiminde gümüş dört ayak üzerine oturmaktadır.
Dış yüzlerini gümüş kıvrım dal, yaprak ve çiçeklerden oluşan ajurlu bir bezeme kaplar. Ajurlu motiflerin üzeri elmas, yakut ve zümrütlerle zenginleştirilmiştir. Kapak ortasında, yan yüzlerde ve köşelerde yer alan altın paftalarda rölyef çiçek ve insan betimlemeleri görülür. Eserin içi pembe atlas kaplıdır ve bir aynası vardır. Kutunun bezeme kompozisyonu, mücevher yuvalarının formu ve taşların yerleştirme biçimleri 18. yüzyıl Osmanlı kuyumculuğuna işaret eder. Buna karşın altın rölyeflerdeki bazı tasvirler, eserin Hıristiyan bir sanatçı tarafından yapılmış olduğunu göstermektedir.
Fildişi Mücevher Kutusu
Dikdörtgen biçimde fildişinden yapılma bu değerli kutu, yarasa biçiminde dört ayağa oturur. Kapak üzeri ve yan yüzleri tamamen fildişi rölyeflidir. Rölyeflerde kademeli zeminlerde mimari, manzara ve insan figürleriyle saray yaşamından sahneler betimlenmiştir. Tabanına çini mürekkebi ile işlenmiş "Y. 2027" işaretinden eserin daha önce Yıldız Sarayı’nda bulunduğunu anlıyoruz. Bilindiği üzere Sultan II. Abdülhamid (1870-1909) Yıldız Sarayı'nda bir müze oluşturmuş ve hazinesindeki pek çok eseri orada sergilemiştir.
Kutu 18. yüzyıl Çin sanatı özelliklerini taşımaktadır. Eser doğrudan Çinliler tarafından Saray'a hediye edilmiş olabileceği gibi, Avrupalı bir seçkin tarafından da sultana sunulmuş olabilir. Özellikle 18. yüzyılda Avrupalı zengin ve soyluların Uzakdoğu'dan elde ettikleri yeşim, fildişi, porselen, cloisonne mineli v.b. eserleri önemli gördükleri kişilere hediye etmeleri çok moda idi.
Pirinç-Altın Mücevher Çekmecesi
Kalın altın yaldızlı pirinç levhalar çekmecenin iskeletini oluşturur. Değişik renklerde ince taş levhalarla kaplı üstü ve bezemesiz arka yüzü düzdür. Ön ve yan yüzler eğimli ve çıkıntılıdır. Bu yüzlerdeki kafesli bantlar ve rölyef bitkisel motifli altın paftaların zemini lacivert lapis lazuli kaplıdır. Diğer boşluklar elmas taklidi renksiz ve pembe taşlarla tamamen doldurulmuştur.
Önden açılan kapağın hemen altında minik üç tane göz bulunmaktadır. Gözlerin ve çekmecenin içi yakut rengi kadife kaplıdır. Eserin üst kenarında altın kabartma ile Rus İmparatorluk tacı yer alır. Bu çekmece masa, ayna ve çift şamdanı da içeren bir tuvalet takımının parçasıdır. Aynı işçiliğe sahip söz konusu parçalarda da, yer yer İmparatorluk tacı, çift başlı kartal motifleri vardır. 18. yy. sonları Rus sanatını yansıtan takımın Çariçe II. Katerina tarafından Osmanlı Sarayı'na hediye edildiği tahmin edilmektedir. 1762-96 yılları arasında hüküm süren II. Katerina’nın (d. 1729 Polonya, Stetin-ö. 1799 Petersburg) asıl adı Sofia Augustina'dır. Alman Anhalt-Zerbst prensesi iken, Rusya'ya getirilip Rus dükü Pyotr ile evlendirilerek, Yekaterina Aleksiyevna adını almıştır. İyi bir eğitim gören Katerina, 1762'de Çariçe olmuştur. Zayıf bir kişiliği olan kocasını tahttan çekilmeye zorlayan Katerina tutkulu ve zeki bir kadındı. Rusya onun idaresinde her alanda büyük atılımlar gerçekleştirmiştir. Sanat eserlerine, servet ve ihtişama aşırı düşkün olan çariçe nedimelerinin elbise eteklerini bile mücevherlerle süsletiyordu. Osmanlılarla yapılan birçok savaştan kârlı çıkmıştı. Barış zamanlarında diğer devletlerle olduğu gibi Osmanlılar ve Ruslar arasında da karşılıklı hediyeler verildiğini biliyoruz. Söz konusu tuvalet takımı da bu hediyelerden biridir.
Altın Yaldızlı Gümüş Çekmece
Dikdörtgen biçimli, gümüş üzerine altın yaldızlı bu çekmecenin kapak ve yan yüzlerinin zemini aznavur işi beyaz minelidir. Çerçevelerde ve mineli alanlarda oyma ve kabartmalı, yaprak, çelenk, fiyonk ve armalar betimlenmiştir. Bunların üzeri yer yer küçük altın dizileriyle bezelidir. Kapak üzerinde bereket boynuzu ve çiçek kabartmalarının ortasında içinde-Arap harfleriyle-A.H. monogramı, Mısır hıdivyal tacı ve H. 1327 (1909) tarihi yer almaktadır. Bunların üzeri irili ufaklı elmaslarla süslüdür. İri tek elmasların karatları yaklaşık 1-8 arasında değişmektedir.
Dört çift ayak üstüne oturan çekmecenin içi de altın yaldızlıdır ve sapı rölyefli olup, elmaslı bir anahtarı vardır. Üzerindeki monogram ve Mısır Hıdivliği’nin taç motifi, eserin Hıdiv ailesinden biri tarafından padişah için yaptırılıp hediye edildiğini göstermektedir.
Çekmecenin sahibi Sultan II. Abdülhamid (d. 1842, İstanbul-ö. 1918, İstanbul), Sultan Abdülmecid ile Çerkez asıllı cariye Tirîmüjgân Kadınefendi'nin oğludur. Saray'da özel hocalardan iyi bir eğitim alan Abdülhamid, şehzadeliğinde amcası Sultan Abdülaziz'le Mısır ve Avrupa seyahatleri yapmıştır.
Hükümdarlığı döneminde Balkanlar ve Doğu'daki karışıklıklarla uğraşan sultan, özellikle Rumeli'den gelen büyük göçmen gruplarını barındırmak, Ruslarla yapılan savaşların yenilgisi gibi birçok sıkıntıyla uğraşmıştır. 1876'da ilan ettiği Meşrutiyet ile açtığı meclisi 1878'de kapatmış, 1905'te kendisine düzenlenen suikasttan yara almadan kurtulmuştur. 1909'da tahttan indirilip Selanik'e gönderilen Sultan II. Abdülhamid, daha sonra İstanbul'a dönmüş ve Beylerbeyi Sarayı'nda vefat etmiştir.
Sultan II. Abdülhamid, dış tehlikeleri gerekçe göstererek baskıcı bir idare uygulamıştır. Buna karşın çocuk hastanesi, kız meslek liseleri, askeri, tıp ve eczacılık okulları, düşkünler evi, Müze-i Hümayun kütüphaneler, arşivler gibi pek çok sosyal kurumu da hayata geçirmiştir. Altyapı hizmetlerinin yaygınlaşmasına çalışmıştır. Yıldız Sarayı'ndaki tiyatroda sık sık temsiller verdirdiği bilinmektedir. Şehzâdeliğinde öğrendiği marangozluk en sevdiği uğraşlardan biriydi. Şahsî servetinin önemli bölümünü mücevher ve mücevherli objeler oluşturmaktaydı. İttihat Terakki hükümeti 1911'de padişahın 400 parçadan fazla mücevher ve mücevherli eşyasını Paris Otel Drouot ve Galerie George Petit'de müzayedede sattırmıştı. Satılan koleksiyonda 5 ile 82 karat arasında, çok sayıda elmas ve 92 karatlık bir zümrüt de yer almaktaydı.
SONNOTLAR:
- 1-Aşağıda bu konuda birkaç örnek bulunmaktadır:
- a- T.S.M. Arşivi Defter 10026 910, 1505 tarihli; "... ve bir sandık içine fürüskâri küçük kemik sandık," sayfa 8a. "... ve bir sandık (kutu) içinde Padişah-ı Alempenah hallede Hilafetihi Hazretlerinin mührü ile bir kurşun hokka," sayfa 16a.
- b- T.S.M. Arş. D. 4. 901, 1495-96 tarihli;"... Sandıkça-i ecza sandalos," sayfa 4a.
- c- T.S.M. Arş. D. 9602. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) döneminin ilk yarısına ait defterde padişaha bayram hediyesi olarak eserlerini sunan ustaların listesi yer alır; "...Dürûdger (marangoz) Usta Hüseyin-bir kiçirek şemşir ağacından el sanduku ve bir kiçirek abanos ağacından el sanduku."
- Bu kayıtları çoğaltmak mümkün. Örneğin H. 1090 (1680) tarihli T.S.M. Arş. D. 12 A-B'de ve Sultan II. Abdülhamid'e 25. cülus yıldönümü hediyelerinin listesinde kutu ve çekmeceler önemli bir yer tutar.
KAYNAKÇA
- Bayraktar, Nedret, "Sultan II. Abdülhamid'e Gelen 25. Cülûs Hediyeleri Defteri" Tarih-Toplum C. 4, Sayı 21, s. 156-163, İstanbul 1985.
- Bilirgen, Emine, M.Süheyla, “Topkapı Sarayı, Hazine-i Hûmayun”, İstanbul 2001.
- Les Bijoux de S.M. le Sultan Abdülhamid II. Hotel Drouot - Galerie George Petit, Paris 1911.
- Catherine the Great, from the State Hermitage Museum, Leningrad. (exhibition cat.) Memphis Tennessee U.S.A. 1990.
- Çağman, Filiz. "Osmanlı Sanatı" Anadolu Medeniyetleri III. İstanbul 1983.
- Eski Çekmeceler. Top. Sar. Müz. Yayl. 4., İstanbul 1956.
- Lentz, W. Thomas - Lowry, D. Glenn. Timur and the Princely Vision, Persian Art and Culture in the Fifteenth Century, Washington D.C. 1989.
- Meydan - Larousse Ansiklopedisi C. 15, 19
- Sakaoğlu, Necdet. Bu Mülkün Sultanları, 36 Osmanlı Padişahı, Oğlak Yayl. İst. 2000.
- Shiffman, Barry - Walton, Guy (Ed.) Gifts to the Tsars. Treasures from Kremlin Harry N. Abrams Publ. New York 2001.
- Top. Sar. Müz. Arşivi, D. 10026, D. 4, D. 9602, D. 12 A-B.
- Uluçay, Çağatay. Padişahların Kadınları, Kızları, T. Tarih Kurumu Yayl. Ankara 1980.
Antik Dekor Sayı 85, syf:76-84